15.12.2022, 06:12 - Baxış sayı: 303

AĞDAM- FÜZULİ SEYAHATINDAN NOTLAR


06-09 Aralık 2022 tarihleri arasında Azerbaycan ADA Üniversitesi (Azerbaycan Diplomasi Akademisi) ve UNESCO işbirliği ile düzenlenen “Kültür Varlıklarının Korunmasına Dair UNESCO Sözleşmelerinin Rolü ve Uygulamalarının İyileştirilmesine Yönelik Bakış Açıları Hakkında Uluslararası Konferans” başlıklı program düzenlendi. Konuşmacı olarak katıldığım bu program kapsamında 07.12.2022 tarihinde Ağdam ve Füzuli seyahatı gerçekleştirildi.
28 yıl Ermenistan işgalinde kaldıktan sonra kurtarılan Azerbaycan’ın bu kadim topraklarını görmek hem heyecan vericiydi hem de bu topraklardaki yıkımın boyutunu görmek açısından etkileyiciydi. Bakü’den sabah saat yaklaşık 07’de hareket edilen seyahatin ana güzergahı şu şekildeydi; Bakü-Hacıkabul-Kürdemir-Yevlak-Ağdam-Füzuli-Bakü.
Bakü çıkıldıktan yaklaşık 50-60 km sonra özellikle Kürdemir ve Yevlak bölgesi Türkiye’nin Iğdır ovasına çok benzeyen bir coğrafya özelliğindedir ve Kura (Azerbaycan’da Kür deniliyor) nehri ile sulama imkanına sahiptir. Yaklaşık 4 saatlik seyahat boyunca tamamıyla verimli ovalardan oluşan bu toprakların tarih boyunca niye kötü niyetli ülkelerin ilgi odağı olduğunu anlamak kolaylaşmaktadır. Bunun en son örneği de 1992 yılındaki Ermeni işgali olmuştur. Karayollarının düzenli olduğu ve yol güzergahındaki evlerin yapısından bu bölgenin yaşam şartlarının iyi olduğu anlaşılmaktaydı.
4 saatlik gidiş ve 4 saatlik dönüş yolu boyunca görülen bu verimli toprakların modern tarım uygulamalarıyla etkin işletilip ürünlerinin pazarlanması ve markalaştırılması durumunda, bu bölgede tarım ve hayvancılığa dayalı bir kalkınma modeli rahatlıkla uygulanabilir. Üretilen ürünler Azerbaycan’ın ve Türkiye’nin ihtiyaçlarının önemli kısmını karşılayabilir. Bu etkinliği artırmanın en önemli araçlarından birisi, Zengezur Koridorunun açılıp ulaşım imkanlarının kolaylaştırılmasıdır. Özellikle pandemi süreci ve sonrasındaki gelişmeler de bu tür topraklara sahip olmanın ne kadar önemli olduğunu tüm dünyaya göstermiştir. Seyahati birlikte gerçekleştirdiğimiz ve birçok bilgiyi kendisinden aldığım Senan Hesenov beyin belirttiklerine göre, bölgedeki en önemli sorun ise Kura nehrinin Gürcistan’dan geçerken kirletilmesidir. Bu durumun sağlıklı gıda üretmek ve sürdürülebilir kalkınma süreci oluşturmak için uluslararası hukuk kuralları çerçevesinde düzenlenmesi önem arz etmektedir.
Berde rayonundan sonra girdiğimiz işgalden kurtarılan topraklarda ilk dikkat çeken husus, Azerbaycan Devletinin karayolu ve Demiryolu çalışmalarına yoğun bir şekilde devam ettiği görüntüleriydi. Bu durum, Azerbaycan’ın 28 yıl hasret kaldığı kendi topraklarını hızlıca imar etme çabalarının görüntüsüydü.
İşgalci Ermenilerin yaptıkları ise işgal edilen bölgeye ilk girişte hemen farkedilmektedir. Bir tek binanın sağlam bırakılmadığı, “taş üstünde taş kalmadığı” görüntüleri insanın içini acıtıyor. Hiçbir binanın ayakta kalmaması Ermenilerin bu toprakların Azerbaycan’a ait olduğunu bildiklerinin en önemli kanıtıdır. Çünkü eğer bu toprakların kendilerine ait olduğunu bilselerdi, buraları yerle bir etmeyip, yerleşmeleri ve imar etmeleri gerekirdi. Aslında Ermeniler, bu toprakların sahibinin geri geleceğini biliyorlardı. Azerbaycan kendisine ait olan bu toprakları işgalden kurtarır kurtarmaz yeniden inşa faaliyetlerine başlayarak bu toprakların sahibi olduğunu tüm dünyanın anlamasını da sağlamıştır.
Bölgenin en önemli ticaret, sanat ve eğitim merkezlerinden olan Ağdam’daki tüm binalar ile beraber tarihi eserlerin tamamı yok edilmiş. Bunlardan bazıları Penah Ali Hanın sarayı ve aile mensuplarının türbeleri, Ağdam Cuma Mescidi ve Tiyatro binası gibi yapılardır. Ermenilerin ibadethanelere de saygı duymadığını ve Ağdam Cuma Mescidine hayvanları kattıklarını, görüntüler eşliğinde rehberimiz Araz İmanov sade bir dille anlattı.
Ağdam’dan hareket ettikten sonra Devoğlu ve Ağcabeli köylerinden geçerek Füzuli’ye ilerledik. Tüm bölge topraklarının verimli ve sulanabilir olduğu en dikkat çekici görüntüydü. İşgal altındaki tüm araziler ve yapılar kurutulmuş yok edilmiş görünümündeyken, sınırlardaki işgal edilememiş topraklar bakımlı, ağaçlandırılmış yeşillikler içerisindeydi. Bu da Ermenilerin yok etme ve yağmalama anlayışıyla bir işgal ruhlarının olduğunun en özel görüntüsüydü.
Belagan Rayonundan geçerken yanımdaki arkadaşım Senan Hesenov’un verdiği bilgilere göre, bu şehir çok asker yetiştiren ve en çok şehit veren yerlerden birisidir. Şehitlerin resimlerinin yol boyunca sergilendiği görüntüler de bu durumu doğrulamaktadır. Şehrin doğal güzelliği ve su kanallarının Urartu kültüründe olduğu gibi yaşatıldığı diğer bir ayrıntı olarak verilebilir.
Füzuli’ye varıldığında işgal edilen kısma geçmeden önce Tebriz lokantasında yenilen öğlen yemeğindeki etlerin doğal lezzeti, organik hayvancılık için en güzel ipucuydu. Bu bölgenin Azerbaycan’ın önemli hayvan yetiştiriciliğinin yapıldığı yerlerden olduğu bilgileri yine Senan bey tarafından ifade edildi.
Füzuli’de işgal altında kalan topraklarda Ermenilerin Ağdam’da yaptıkları yıkımın aynısını yaptıkları, giderken de her tarafa bomba döşeyip gittikleri görüntüleri ve bilgilerini aldık. Bundan sonra bu bombalar nedeniyle hayatını kaybedebilecek tüm insanların sorumlusunun Ermenistan olduğunun tüm dünyaya anlatılması gerekir.
Ağdam gibi Füzuli’nin de harika bir şehir olduğunu kalıntılardan anlamak zor olmamaktadır. Her iki şehrin tarım için ovaya ve özellikle küçükbaş hayvancılık içinde dağlık arazilere sahip olduğu vurgulanmalıdır. Azerbaycan devleti her iki şehrin çevresinde modern binalar inşa etmeye başlamış. İnşa faaliyetinin şehrin çevresinde başlamış olması, Füzuli’nin şehir merkezinin “açık hava müzesi” olarak değerlendirilebileceğini göstermektedir. Böylece, tüm insanlık Ermenilerin yaptıkları hakkında bilgi sahibi olacak, gelecek nesillerin bunu görmesi sağlanacak ve ders çıkarılması mümkün olacaktır.
Ağdam ve Fuzuli seyahatı ile Karabağ Savaşı döneminde hesaplayıp değişik yerlerde açıklayıp yazdığımız Ermenistan’ın verdiği zararların 1 trilyon dolar olduğu ve bunu Azerbaycan’a tazminat olarak ödemesi gerektiğinin de doğruluğunu görmüş olduk. Hatta Ermenistan’ın işgal ettiği topraklardaki yarattığı tahribatın 1 trilyon dolardan fazla olabileceği de söylenebilir.
Son olarak ziyaret edilen Füzuli havalimanı, 28 yıl işgalde kalan bu topraklarda artık sonsuza kadar Azerbaycan’ın kalacağının belgesi görünümündedir. Bu modern yapının verdiği güven ve umutla Bakü’ye dönüyoruz…

"Yesiligdir.com"